24 Ekim 2013

Pacific Rim






Valla Guilerme Del Toro sevdiğim bir abimizdir.  Üstelik bu filmi Ürdün çöllerinde iş için gittiğimizde grupça izledik yorgun ve sıkkınken iyi gelir diyerekten. Ama netekim öyle olmadı.
Film transformers'ın bir başka versiyonu olmuş ki onu sevmediğimi sık sık dile getiririm.

Neyse demem o ki iyi hollywood filmi izleyecem diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Kısa tanım : Transformersların içinde adamlar var. Zira salak adamlar olduklarında bir tane beyin yetmiyor.  Deception'lar yerine de uzaylı Godzilla. Gerisi aynı terane.

5/10



19 Ekim 2013

Oblivion

Duncan Clark'ın Moon'una benzeyen oldukça akıcı ve başarılı bilimkurgu.



Uzun zamandır en keyifle izlediğim bilimkurgu. Görsel olarak da senaryo açıından da aksamadan işliyor. Film seyirciyi içine alıp yarattığı dünyanın her yerinde pervasızca dolandıracak kadar da rahat. İnsan olgusunu içine alışı başarılı. Yani yok olmuş dünyada robot çağında insanlar ve ruh hala var.

Bir gözetleme kulesinde ortağıyla çalışan ve madenleri (su kaynaklarını emen büyük gemileri) koruyan ikiliden Tom sınırları geçmeye başlayınca dünyanın farklı ve zorunda bırakıldığı kadar olmadığını fark eder. Kendine bu yok olmuş dünyada bir vaha bulur. Bu sınırları geçme durumu tabi ki istenmeyen bilgilere ulaşmasına ve aslında bildiği herşeyin farklı olduğunu fark etmesine neden olur.

Aşkı, dostluğu ve doğruyu bulur insan sınırlarını aşınca diyor. (çok Hollywoodvari bir demeç oldu film gibi) Ama bireylerin büyük şirketler ve yönetimler tarafından kolayca hiçe sayılmasına ses çıkarır gibi durması bile güzel.

Ancak sonuçta bir hollywood aksiyonu bu çok da şey beklemeyin (inanın bu sayede daha çok hoşunuza gidecek). Ama benim gibi bilimkurgu ve post apokaliptik dönem filmi seven biri olarak hoşuma gitti. Puanını da ona göre abartılı bulabilirsiniz. Olsun. 

8/10





13 Ekim 2013

The Grandmaster

Yalnızca Wong Kar Wai hatrına izlenebilecek bir film.
Zaten yeterli dediğinizi duyar gibiyim.



Hasbel kader IP Man serisini de izlediyseniz bu filmin seyir seviysi oldukça düşük belirtmeliyim. Yine görsel olarak zengin ama gerçek bir dövüş filmi değil. Amaç da o değil zaten.

Zaten Ashes of Time da böyleydi. İyi film diyebilsen de sıkılmamak elde değildi. Burada sert girdim biraz biliyorum. Film tabi ki vasat değil ve pek çok açıdan IP MAN ile mukayese kabul etmez. Ama nedense (pek çok neden var tabi) insan WongKar Wai'den biraz fazlasını da beklemiyor değildim.


Film Bruce Lee'nin de hocası olan dövüş sanatları ustası Ip Man'ın hayat hikayesini anlatıyor. Tabi bunu bol dövüş ve kahramanlık hikayeleri ile yapmıyor. Burada zaten Wong Kar Wai'nin romantizmi devreye giriyor ve Ip Man'in aşk hayatı tercihleri ve hayatının zorlu kısımları anlatılıyor. Aralara konan dövüş sahneleri de gerçekçiliğe yaklaşan ve stilize kamera kullanımı ile insanı etkileyen-filmin tempometresini arttıran bölümler oluyor.

Ama Wong Kar Wai görüntü ve oyuncu  yönetimi - kahraman birinin sadeleştirilmiş gerçek hayat hikayesini anlatmak cesaret işi gerçekten.

Ama filmin biraz bu hale gelmesinde Tony Leung'un çekimler sırasında ayağının kırılması çekimlere yaklaşık 6 ay ara verilmesi olduğunu düşünüyorum.

7/10

03 Ekim 2013

Throne of Blood

Birinin zihnine bir bir fikir ek ve gerçek olmasını bekle.



Hele ki etrafında bir kadın varsa merak etme o fikir mutlaka gerçeğe ulaşır. Kadın tehlikeli. İnsanın kendisinden daha tehlikeli tek şe belki de. Ama beni daha çok etkileyen kısmı Inception benzeri bir fikir yerleştirme gerçekleşmesini bekleme durumunun kurosawaca işlenmiş olması. 

Kalelerini tek tek kaybederken kahramanca savaşarak imparatorluğunu kurtaran iki kale beyini huzuruna çağıran kral, onların yolda karşılaştıkları kahinin etkisiyle sonunu getireceklerini bilemezdi. Hem kralın hem yeni kralın hem kendilerinin hem her şeyin.

Kahinin öngörüsü gerçek olur muydu bilinmez, ta ki bir kadının öngörüler gerçekleşmek zorunda diyerek kale beyi kocasını kışkırtmasıyla başlayan "geleceği değiştiremezsin" kaygısı filmin genel konusu oluyor.

Bir insana öleceksin dersen bir yolunu bulup ölür. Film bu noktada insanın manipüle olmaya yatkınlığını ne güzel işliyor.

Rashamon'ı yazmışım 2 yıl önce. Bir iki yıl sonra başka bir Kurosawa filminde buluşmak dileğiyle.Her izlediğim filmiyle hayranlığım ve şaşkınlığım artıyor.

Seven Samurai
Hidden Fortress
Ran
Ikuru yazmam gereken diğer filmleri.



Furious 6

Düşünki böyle bir filmde 2 kere uyuyakaldım. (Hala da bitiremedim). 


Bu tür filmlerde uyumayı adet edindim. Çünkü filmin hiç bir sürprizi yok maalesef. Aynı klişeler aynı olay örgüsü aynı karakterler aynı arabalar aynı yarışlar. Neden izliyoruz bilemiyorum. İyi olan birinciyi 6 tekrar yapmaktan farksız bunun 6.sını izlemek.  Ne var pist değişmiş. Amerika ya da Rio değil de Londra olmuş. Hepsi bu.

Hakkında uzatacak bir şey yok. Gereksiz bir film daha izlemiş oldum. 

5/10

The Internship

Beklediğiniz neyse tam olarak o.



Evet film tam da bekleneni karşılıyor olsa da eğlenceli ve akıcı. Klasik bir hikaye akışı var. Tam hollywoodluk ve hiç Google'luk görünmüyor. Ama yine de izlenebilir sınırında bir film "Genç Çıraklar" (Bu adın bağlantısı ne. Yaşlı iki tane adam stajyer olarak Google'a girerse genç çıraklar adı biraz abest oluyor ama yapacak bir şey yok).

Billy ve Nick kol saati satan iki pazarlamacıyken işyerleri kapanır ve yeni iş arayışına girerler. Sonra piyasa için dinazor kaldıklarını fark ederler ama Billy (Vince Vaughn) vazgeçmez ve Google'un stajyer programına başvurur. Hasbel kader kabul edilirler ve Google kampüse giderler. 

Hikayenin sonrası daha çok bir üniversiteye kabul edilen iki yaşlının durumundan ibaret. Film eğlenceli de olsa aslında daha fazla eğlence çıkabilirdi orta yaştaki adamların gençlerle takılmalarından. 

Sonrası klişeler yumağı her şey kötü giderken bir anda toparlayan yaşlı ve ezik ekibi....  Anladın sen. 

Beklentileri yükseltmeden eğlenceli sıkıcı olmayan bir film. İzlenebilir. 

7/10


  © Blogger template 'Isolation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP